This post is from a suggested group
Sebepsiz
Saat sabahın dokuzuydu. Bugün aslında büyük bir gündü onun için. Uzun yıllar sonra bir zamanlar sıkı dost olduğu Leyla ile buluşacaktı Deniz. Ortaokulda aynı sınıfta olmaları bağlarını yeşertmişti. Zamanla ne kadar kafa dengi olduklarını fark edip kısa zamanda yakın arkadaş olmuşlardı. Hayatın acısını, tatlısını beraber kucaklamışlardı. Öyle ki lisede farklı okullarda olmalarına karşın dostlukları hiç eksilmemişti. Herkesin imrenerek parmakla gösterdiği bir arkadaşlıktı onlarınki.
Ne var ki üniversitede yolları ayrılmıştı Deniz ve Leyla’nın. Her ne kadar uzakta olsalar da birbirlerinden, Deniz Leyla’nın onu unutmayacağını biliyordu. Lisede de böyle olmuştu ancak her ne zaman Deniz Leyla’ya ulaşmaya çalışsa bir türlü konuşamıyor, hasret gideremiyordu onunla. Ya hep kafasını kaşıyacak vakti yoktu ya da gelişigüzel bir şekilde sohbet edip, sesinde özleme dair hiçbir kırıntı olmadan telefonu sonlandırıyordu Leyla. Deniz ilk başlarda, “Herhalde yeni ortam olunca alışmaya çalışıyordur. Belki gerçekten yoğundur.” diye düşünüyordu ancak zamanla durumun öyle olmadığını anladı.
Leyla’dan gelen telefonlar günden güne azalıyordu. En…




🧡